Anadolu’yu baştan başa karavanla gezdiğimiz büyük bir yolculuğa çıkılır da Osmanlı Devleti’nin kuruluş öyküsünün başlangıcında yer alan Bilecik’e uğramadan olur mu?  Tabii olmaz, bunu bilen Wilco’nun  da şimdiki durağı Bilecik.

İstanbul’a sadece 250 km. uzaklıktaki  Bilecik doğasıyla, kültürüyle herkese renkli bir gezi çağrısı yapıyor. Bu çağrıya kulak veren kahramanımız hiç vakit kaybetmeden kendini Osmanlı Devleti’nin görkeminin izlerini taşıyan Bilecik sokaklarında buluyor. İlk durak sivil Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini görebileceğimiz Osmaneli… Başarılı bir restorasyon çalışmasıyla eski özenli günlerindeki görünüme tekrar kavuşan evlerin arasında dolaşmak zamanda bir yolculuk gibi. Bu yolculukta ağzımızı tatlandıransa Türkiye’de sadece bu bölgede yapılan ayva lokumu.

Artık şehirden kaçmanın zamanı. Sırada Pazaryeri ilçesine bağlı Kınık Köyü var. Bu köyün özelliği, köy halkının kendi kendini bir sanat dalıyla kalkındırması, çömlekçilikle. Kınık Köyü Bulgar göçmenleri tarafından kurulmuş. Bulgaristan’dan göçerken getirdikleri çömlekçilik geleneği onlara yeni kurdukları köyde de geçim kaynağı sağlamış.

Pazaryeri’ne gelip de yörenin ünlü bozasını içmeden gitmek olmaz. Kışın en güzel içeceği bozanın tadına  doyulmaz lezzeti Bilecik’te ilk perdenin bittiğinin habercisi.  

Bu yolculuğa katılmak istiyorsanız karavanda yeriniz hazır!