İki genç seyyah Yiğit ve Eren Malta’dalar.

Malta üç küçük adadan oluşuyor. Malta, Gozo ve Comino. 6000 yıllık tarihiyle Malta dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri.

Başkent Valetta’ya varan ikili ilk önce St. Jean Katedraline gidiyorlar. Katedral dışarıdan sade görünse de içine girildiğinde ince işçiliğiyle insanı hayran bırakıyor.

Katedralden kendilerini Valetta’nın cumbalı evleriyle dolu sokaklarına atan ikili bunun ardından Malta Şövalyelerinin merkezi Büyük Üstat sarayında tarihe tanıklık ediyorlar. 1565 kuşatmasının ardından yapılan bu sarayın duvarları Osmanlı’ya karşı verdikleri mücadelenin sahnelerini resimlerle yansıtıyor.

Cumhurbaşkanı ve diplomatların müdavimi olduğu Cafe Cordina’da yemek molası veren Yiğit ve Eren akşam olunca soluğu Mdina’da alıyorlar. Arap mimarisinin etkisiyle yüksek duvarlı bu sessiz şehir zamandan sanki kopup gitmiş gibi…

İkinci güne bir hayli erken başlayan seyyahlarımız feribotla Gozo adasına geçip adanın simgesi Azure kemerini görmeye gidiyorlar. Doğal yollardan oluşmuş bu taş kemer doğanın görkemini gözler önüne seriyor.

Gozo’daki gezilerine adanın merkezinde bulunan Citadella kalesinde devam eden ikili kalenin hikayesini duyduklarında bir hayli şaşırıyorlar….

Rabat’ın ara sokaklarına girdikten sonra Gozo’nun meşhur dantellerinden işleyen yaşlı bir teyzeyle karşılaşıyorlar.

Gozo’ya gidip de güzel sahil kasabası Xlendi’yi görmeden dönmek olmaz. Ardından gezginlerimiz zamanda geriye gidip kendilerini tarih öncesi dönem tapınağı Ggantija’da buluyorlar. Bu tapınak inanışa göre devler tarafından yapılmış, izledikten sonra karar sizin…

Tapınak gezisinin ardından ülkenin en büyük kumsalı Calypso’ya gidiyorlar. Homeros’a göre Yunan su perisi Calypso burada yaşamış ve Oddyseus’u burada yedi yıl boyunca hapsetmiş. Ama Yiğit’e göre herkes burada hapsolmak ister…

Havanın kararmasıyla birlikte feribotla tekrar Malta’ya dönen Yiğit ve Eren. Maltanın gece hayatının nabzını tutmaya St. Giljan gidiyorlar. Önce Malta yemeklerinin tadına bakıp ardından bu bölgedeki barlarıyla ünlü Paceville’e uğruyorlar. Sağlı sollu eğlence mekanlarıyla dolu sokak hafta içi olmasına rağmen bir hayli hareketli…

Seyyahlar son günlerine Valetta’nın en güzel manzarasına sahip Yukarı Barrakka Bahçeleri’nden başlıyorlar. Burası aynı zamanda Büyük Osmanlı Kuşatması sırasında stratejik bir öneme sahipmiş.

Malta’nın meşhur tekneleri Luzzu’yla kısa bir gezintiye çıkan gezginler, Valetta şehrinin güzelliğine bir de denizden bakıyorlar.

Gezinin son durağı olan adanın ünlü balıkçı kasabası Marsaxlokk’ta güneşin tadını çıkaran Yiğit ve Eren, renkli balıkçı tekneleriyle ve güzel sokaklarıyla burada Ege’nin tanıdık havasını soluyorlar. Kasabanın hediyelik eşya tezgahları da insanın gözünü alıyor. Adadaki son yemeklerini de yedikten sonra dönüş için yola koyuluyorlar.