Enerjik, oyuncu, zeki ve meraklı... Uzun burunlu ve çoğunlukla mavi gözlü... Onu diğer türlerden ayıran en önemli özelliğiyse bembeyaz uzun tüyleri... Ankara kedisi, Anadolu’nun saf ırkı...

Uzun tüylü kedilerin atası olarak kabul edilen ve Avrupa’da “Angora” olarak tanınan Ankara Kedisi, yörenin en değerli kültürel varlıklarından. Türkiye’de üretilen ve ilk kez 1620-1625 yılları arasında Haçlı Seferleri döneminde bir Fransız bilimadamı tarafından Avrupa’ya götürülen Ankara Kedisi, bu yolla dünyada da tanınır hale gelmiş. Evine bağlı ve insanlarla yakın ilişki kurmaktan hoşlanan kedinin en karakteristik özelliğiyse, sağır oluşu. Kalıtsal olarak sağır olan bu tür, günümüzde birçok hayvansever tarafından besleniyor. Yürürken kuyruklarını sırtlarına doğru yatay biçimde kıvrık tutmaları, Ankara Kedisi’ni farklı kılıyor.

Bir ırkın saflığını korumak için, dikkat edilmesi gereken en önemli şey, aynı ırkla çiftleştirilmeleri. Saf ırkları farklı türlerle çiftleştirmek ve bilinçsizce üretmek bugün hayvan ırklarının karşısındaki en önemli tehdit.

Anadolu, zengin bir coğrafya ve birçok hayvan türünü içinde barındırıyor. Ancak bazı türler, ne yazık ki Ankara Kedisi kadar şanslı değil.

Tarihi belgelere göre 1723 yılında Anadolu’da varlığı yok olan Ankara Tavşanı, kaybettiğimiz doğal varlıklarımızdan. 40 cm’ye kadar ulaşan bembeyaz tüyleriyle yılda ortalama 1 kilo yün veren Ankara Tavşanı’nın yünü altın değerinde olmasına rağmen, bugün yörede bu türe rastlamak mümkün değil. Anadolu’da tekrar yetiştirilmek istenen Ankara Tavşanı için, uzun süren çalışmalar yapmak gerekli.

“İz Peşinde” kuşağının “Ankara Yumağı” bölümünde Ankara’nın doğal sembolleri ekrana geliyor. Ankara Kedisi ve Tavşanı’nı yakından tanımak istiyorsanız İZ’de izleyin...