Gelişim Yayınları’nın amiral gemisi olacak Nokta Dergisi, birkaç denemeden sonuç alamayınca 1984 yılının Aralık ayında yapılan bir toplantıda gelecekteki yolunu çizecek bir karar alacaktı:
-Kendi gündemini yaratmak!
Bu sihirli cümle derginin 5. Yılı için hazırlanan özel sayının giriş yazısında yer alıyordu. 1989’u Nokta’nın 5. Yılı ilan edilmişti. Doğrusu aradan geçen 5 yılda Nokta gerçekten de kendi gündemini yaratmış, hazırladığı özel haber kapaklarıyla da Türkiye’yi düzenli olarak sarsmıştı.
Aslında Nokta’nın kuruluşu daha eski yıllara gidiyordu. Patron Ercan Arıklı, değişik formüller denemiş, en sonunda bu halini beğenmişti. Nokta’nın Nokta olabilmesi için sanki bu süreç zorunluydu… Bir medya laboratuarı gibi başlayıp giderek okul haline gelen dergi görkemli yayın hayatıyla birlikte kendi yıldızlarını da yaratmıştı. Nokta Dergisi’nden yetişen pek çok gazeteci daha sonraki yıllarda başarılı imzalar, yetenekli yöneticiler haline geleceklerdi.
Noktacılar kendilerini değerlendirirlerken, “inançsızız, ön kabuller listemiz yok” diyorlardı. Öyle farklı konulara el atıyorlardı ki, her pazartesi hasta okurlar, kamuoyu, kanaat önderleri, politikacılar, bürokratlar heyecan içinde bekliyorlardı:
-Acaba bu hafta Nokta’nın kapağında ne var?
Nokta Dergisi’nin ses getiren kapakları denildiğinde akla öncelikle “Bir İşkenceci Polisin İtirafları” geliyordu. Yıl 1986 aylardan Şubat… 12 Eylül’ün ezici havası bütün ağırlığıyla ülkenin üzerindeyken böylesi bir kapak haber, Türkiye’yi sarsıyordu. Bir sorgu ekibinde yer alan işkenceci polis memuru, gözaltına aldıkları solculara neler yaptıklarını en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Türkiye kamuoyu ilk kez bu kadar açık biçimde işkence detaylarını öğreniyordu. Akıllara durgunluk veren yöntemlerin başında ise “Filistin Askısı” geliyordu.
Nokta bu sayısıyla Türkiye’de haftalık haber dergiciliğinin zirvesine oturuyor 120 bin tiraja ulaşıyordu. Nokta yayın hayatı boyunca insan hakları savunuculuğunu en önde tutarak, demokrasi mücadelesine katkıda bulundu.
Sadece işkence gören solcular yoktu, Nokta’nın kapaklarında… Derginin özgürlük taleplerinin yelpazesi o kadar genişti ki, gazino sahnelerine kadar uzanıyordu:
“Bülent Ersoy’un yasağı kalksın” kapağı böylesi bir ayrıntıyı gündeme taşıyordu. O yıllarda cinsiyet değiştiren Bülent Ersoy için “sahneye yasağı” getirilmişti. Uzun yıllar sonrasından bakıldığında “komik” gelebiliyor ama “Ersoy Yasağı” bir Türkiye gerçeğiydi. Nokta Dergisi de buna karşı bayrak açıyordu.
Nokta’nın el atıp kapak yaptıkları arasında “Türban Olayı”, “Tanrısızlar”, “Sübyan Koğuşları” , “Profesyonel Ordu Gönüllü Askerlik”, “Putları Kıralım”, “Çek bir nutuk ATATÜRK’süz olsun..”, “50. Yılında Dersim İsyanı”, “Kanlı 1 Mayıs”, “Ecevit Suikastı”, “Nazım Hikmet’in Kaçış Hikayesi” gibi el atılmasını bırakın telaffuz edilmesinden bile korkulan konular yer alıyordu.
1990’larda yaptıkları kapaklar ise 2000’li yılların gündemini oluşturacaktı: Türkiye’yi bekleyen yeni kavga Laik-İslamcı çatışması!
Bir başkası da 2010’ları işaret ediyordu: Polis İslamcılaştırılıyor!
Nokta Dergisi’nin 1980’li yılları Türkiye medyasına vurulan bir gazetecilik damgasıydı.
Nokta Dergisi belgeselinde kimler konuştu?
İlk Genel yayın Yönetmeni Haluk Şahin, en uzun görev yapan genel yayın yönetmeni Arda Uskan, Müessese Müdürü Deniz İnsel, Yayın Kurulu Üyesi ve Hukuk danışmanı Adil Özkol, Yazıişleri Müdürü Tuğrul Eryılmaz, Yazı işleri müdürü Yazgülü Aldoğan, Haber Müdürü Korhan Atay, İpek Çalışlar, Can San, Ayşe Önal, Şule Çizmeci, Görsel Yönetmen Salih Memecan, reklam servisinden -gizli kapak yıldızı- Betül Ergen Nokta’yı, çalışma tempolarını, dergi hayatını, eğlencelerini ve Ercan Arıklı’yı anlattılar…
80'lerin Damgası: Nokta Dergisi Belgeseli
