Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı’nın her yıl düzenlediği “Uluslararası Doğa Sporları Şenliği”nin başlamasıyla kışın zor iklim şartları sebebiyle büyük şehirlere verdiği göçü geri kazanıyor Kemaliye. Bu tarihlerde bütün bir yaz mevsimini geçirecekleri evlerini yaza hazırlayan Erzincan Kemaliyeliler dışında, ilçeye Türkiye’nin birçok yerinden doğa sporu meraklısı, fotoğrafçı ve gezgin akın ediyor. Şenlik dönemi, hem Kemaliye’yi tanımak, hem yörenin doğa sporlarına elverişli coğrafi zenginliğini fark etmek, hem de Kemaliye insanının içinizi ısıtan dostluğunun tadını çıkarmak için birebir.
Biz de Kemaliye’ye, tam da şenlik döneminde, Yemeğin Yolculuğu kuşağı için dağ yemeklerini konu alan bir bölüm çekmek için gittik. Burada baharın sofralara armağanı kenger bitkisinin peşi sıra, Sırakonak Köyü’nden yaş ortalaması 80 olan bir grup genç ile dağlara yöneldik. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik... Yolculuğumuz Sırakonak köyünün bol oksijenli havasını soluyarak, şırıl şırıl suların aktığı daracık sokaklardan, dağların tepelerine kadar sürdü. Dağların eteklerinde bir keserle ustaca toplayıp heybelere doldurduk akşam yemeğimizi. Kenger insaflı davrandı; dikenlerini batırmadı ellerimize. Kekik kokusuyla yıkandık dağlarda, papatya papatya açtık. Kah sohbet ettik, kah dinlendik...
Dağda upuzun bir günden sonra, döndük kaldığımız pansiyona. Akşam rüyaya yatınca, geçmişte köyün kadınlarının toplanarak dağa kengere gitmelerinin, bölgenin bitki çeşitliliğini sofraya getirme alışkanlığının, köy yaşantısının terk edilmeye başlanmasıyla yavaş yavaş azalmaya yüz tuttuğunu gördüm. Birlikte dağa çıktığımız Sırakonaklı gençlerin peşinde kimsenin olmadığını fark ettim. Komşularla bir araya gelerek kenger toplamanın, bu arada edilen sohbetlerin, yenilen yemeklerin, sonra elbirliğiyle bitkileri ayıklamanın, toplananları kışa hazırlamanın, kurutarak temizlenenleri kilerlere yerleştirmenin artık neredeyse hiç yapılmadığını gördüm. Sırakonaklı Asiye, Birsen, Nazife, Ruhet, Kıymet teyzelerin imece usulu çalışmaları Kemaliye’de varolan yemek kültürünü kayıt altına almak adına çok önemliydi; çünkü gördüklerim rüya değil gerçeğin ta kendisiydi!
Yörenin bir lezzeti olarak karşımıza çıkan kenger, sofralarda varlığını korusa da, artık kenger pişirmeden önce dağlara değil pazar gidiyor insanlar. Heybeler değil, torbalar doluyor. Hep beraber değil, yalnız ayıklanıp, yalnız yeniyor yemekler. Gönül ister ki kenger tıpkı Kemaliye adını duyanların yüzlerinde beliren gülümseme gibi gençlerin de gönlünü fethetsin, tarifleri kayda geçirilsin. Baharın lezzeti kenger, daha nice yıllar, dağ manzaralı sofraların ana yemeği olarak kalsın.
Birkaç not:
Kenger yalnızca bahar mevsiminde oluyor.
Kendi başınıza kenger toplamak isterseniz yanınıza mutlaka eldiven ve keser alın, bir de dikenlerine rağmen kengeri rahatça taşıyacağınız bir heybeniz olsun. Yine de bilen birileriyle bu işe kalkışmak daha keyifli olacaktır. Çünkü kengeri toplamak kadar ayıklaması da zor!
Kengerin birçok farklı yemeği yapılıyor; benim önerim yumurtalısı.
Menekşe Özen
“Sofradaki Dağ Kokusu” Programı Yapım Sorumlusu