Her yaz, Rize’nin köylerinde kadim bir gelenek tekrarlanır: Kadını erkeği, genci yaşlısı tüm köylüler yeşile durmuş tarlalarda çay toplamaya çıkar. Ve hasada, Rize’nin el örgüsü sepetleri eşlik eder.
Rize’de arazi yapısının dağlık ve engebeli oluşu, bölgede yıllardır varlığını koruyan geleneksel el sanatı olan sepetçiliğin varoluş nedeni. Yörede üretilen sepetler, işlevine göre tasarlanıyor; meyve sepetleri ince, uzun ve koni biçiminde, çay toplama sepetleri ise daha çok iki ayaklı oluyor ve ayaklarından bağlanan iplerle sırta asılarak taşınıyor. Sepetler, yöredeki ağaçların ince sürgünlerinden, bitkilerin odunlaşmamış saplarından yapılıyor. Sepetçilik, Karadeniz’de coğrafyanın getirdiği zorunluluklardan doğmuş ve yörede geliştirilmiş en önemli el sanatı.
Diğer yandan, Karadeniz’in bir diğer yaygın ürünü olan mısırın yaprağı da hasır örmede kullanılmakta. Ancak 1940’larda Karadeniz’de bir bir açılan hasır atölyelerinin kapısına, bugün kilit vurulmuş. Turistik eşya yapan birkaç usta dışında, hasır örücülüğü de, sepet örücülüğü gibi doğduğu coğrafyada unutulmaya terk edilmiş durumda.
Ancak Rize’de bir grup usta adayı, bu gidişe dur demeye kararlı. Kaybolan meslekleri canlandırmayı hedefleyen Bir Usta Bin Usta projesinin dördüncü yılında, Rize’de kurulan sepet örücülüğü atölyesinde, 20 usta adayı, sepet ustası Beyhan Yaşayan’dan geleneğin bayrağını devralmak için çalışıyor. İZ'de izleyin!
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.