Coşkun Aral, ‘Türkiye Notları’ programında İzmir Aliağa’dan başlayarak Şanlıurfa Siverek’e kadar uzanan bir asbest öyküsünü ayrıntılarıyla ele alıyor. Bir dönem, Aliağa gemi söküm tesislerinde yabancı ülkelerden gelen asbestli hurda gemilerin ülkemizde ve insanlarımızda yarattığı olumsuz etkiler gündemdeydi. Üzerinden yıllar geçti, bir takım düzenlemeler getirildi. Bugün Aliağa’da çalışma koşulları geçmişe göre çok farklı. Kamuoyu da bu konuda bilinç sahibi olduğu için asbestli bir geminin Türkiye kara sularına giriş anından sivil toplum örgütleri harekete geçmekte. Ancak tablo her zaman bu kadar aydınlık değil. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde asbest hâlâ yaşamın kalbinde. Asbestin 50 yıl önce kansere neden olduğu anlaşılınca kullanımına son verilmiş. O zamana dek gemi, uçak, otomobil yapımında, inşaat sektöründe, ısı ve ses yalıtımında kullanılmaktaydı. Üstelik bizim ülkemizde bu kullanım alanı öylesine genişlemişti ki, halk arasında asbeste ak toprak, gök toprak, ceren toprağı denmeye başlanmış ve evlerin damlarına serilmiş, badana yapılmış hatta küçük çocuklarda pudra yerine kullanılmıştı. Yasakla birlikte kullanımı sınırladı ama o güne dek yaygın bir şekilde kullanılmış olmasının etkileri hiç bitmedi. Diyarbakır, Eskişehir, Denizli, Konya, Sivas ve Şanlıurfa’da asbestin etkileri yeni kuşakları da tehdit etmekte. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde badana yapımında kullanılmış olan asbest nedeniyle, bugün kanserden ölümler yaşanıyor. Asbest kullanılan evler yıkılmış olsa da bazıları hâlâ ayakta. Üstelik yıkımlar sırasında etrafa saçılan asbest tozu hesaba katılmıyor. Siverek’te evlerin asbestli olduğu bilinirken, Türkiye’de bazı kuyumculuk atölyelerinde de asbestli tezgâhlar kullanılıyor. Her gün bu tezgâhların başında ter dökenler zehirlendiklerini bilmiyor. Asbestle içe içe geçen yaşamlar Coşkun Aral’ın vizöründen ekrana yansıyor.
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.