Genel İzleyici Kitlesi
45 Dakika
6. Bölüm
Kleopatra'nın İncileri
Gökova’nın kristal mavisi sularında küçücük bir adadır Sedir... Ama öyle büyük bir efsanesi vardır ki her yıl binlerce, yüzbinlerce insan onu görmeye gelir. Kolay değil dünyanın en ünlü kraliçesi son firavun Kleopatra ile güçlü Romalı komutan Marcus Antonius’un adı yaşar adanın katıksız beyaz kumsalında. Romalı komutan Mısır kraliçesi sevgilisi Kleopatra’yı Anadolu kıyılarına davet eder ve birbirlerine aşık olurlar. Rivayete göre Antonius sevgilisinin rahatça güneşlenip denize girmesi ve yabancılık çekmemesi için onun soylu bedenine layık bulduğu çok özel bir kumu Mısır sahillerinden 60 parça gemiyle Sedir adasına taşıtmıştır. Sedirin küçük kumsalı bu büyük aşkın şahididir.
Şimdi bilim insanları 2000 yıllık bu efsaneyi sorguluyor. Kum gerçekten uzak Afrika kumsalarından getirilmiş olabilir mi? Sedir’in her bir kum tanesi içinde hangi inanılmaz sırları saklıyor? Biyolog Rıfat Çığ adanın doğal ve arkeolojik geçmişindeki gizem perdesini uzmanlar eşliğinde AYAK İZLERİ’nde aralıyor.
GÜNLÜK
Kleopatra'nın İncileri
Marmaris’in bitmek tükenmek bilmeyen meşhur kış yağmurları başlamadan önce çekimlerini bitirmek istediğim bir belgeselin ilk çalışma gününde, çalışmaya değil de sanki piknik yapmaya gider gibiyiz. Bize sonbaharın sonlarında güneşli sıcacık birkaç gün sunarak sponsor olan doğaya minnettarız. Bu yüzden cipin tentesini sonuna kadar rulo yapıp görüş alanımızı maksimuma çıkardık. Yolun iki yakasındaki ağaçların yapraklarından gelen küçük gölgeler üzerimizden akıp giderken hedefimize giderek yaklaşıyoruz.
Sedir adası Gökova körfezinin içindeki ender adacıklardan biri, ama en ünlüsü. Burayı görmeye her yıl binlerce insan akar. Adayı, turizmin en kolay pazarlanan yerlerinden biri haline getiren ise Romalı bir adam ile Mısır’da yaşayan Yunan asıllı bir kadının entrika, abartı ve hırsla yoğrulmuş asillere özgü aşk hikayesi.Evet ..Roma’lı komutan Marcus Antonius ve Kleopatra’nın 2000 yıllık aşkı bu adanın benzersiz kumsalında taptaze yaşıyor, yaşatılıyor..
Söylence adanın benzersiz küçük kumsalını oluşturan kumunun Antonius tarafından sevgilisini buralarda gezdirdiği sıralarda rahat etmesi için gemiler dolusu Mısırdan getirdiği yönünde. Kumsalın daha nelere şahit olduğunu anlatmak ve misafirlerin heyecanını doruğa çıkarmak ise rehberlerin marifetine kalmış.
80’li yılların ortalarında buradan aldığım kum örneğini jeolog bir arkadaşımla laboratuarda incelerken mikroskopta gördüklerimden büyülenmiştim. O zaman kumdan kesit alma şansımız yoktu ama doğal olarak kırılmış parçaların her birinin merkezinde farklı bir canlının mikroskobik fosili ortaya çıkmıştı.Bunlar ooid (yumurtamsı) kalker kum taneleriydi ve her birinin oluşması için iki - üç bin yıl gerekiyordu.Burada,bu küçücük adanın kumsalında olmaları Kleopatra’nın bir yaz gününü Antonius ile antik Kedreai şehrinin kumsalında güneşlenerek geçirmesi olasılığından bile zor görünüyordu.
Adaya çıkmakta acele etmedim ve direksiyonu önce adanın arka taraflarına düşen kıyıya yani İncekum’a çevirdim. Son tatilciler hala orada beyaz kristal kumun tadını çıkarıyorlardı. Ama bu kum Sedir’e bir taş atımı uzaklıkta olsa da ona hiç benzemiyor.Gözüme Merkez bankasının eski kamp yeri ilişti.!996 da ki büyük Karacasöğüt orman yangını buradan başladığı için cezalandırılmış olsa gerek yıllardır bomboş.Terkedilmiş sandallar,çürümüş yataklar,çökmüş iskeleler ve yaşamaya çalışan türlü çeşit süs bitkisi insan dikkatsizliğinin cezasını üstlenmiş yatıyorlar içeride.Hemen karşıdaki Sedir’in en güzel manzaraları burada..
Adaya gitmek ayrı bir keyif, adada dolaşmak ayrı. Hele yanınızda Arkeolog Prof. Dr. Adnan Diler gibi bir yol arkadaşınız varsa gördüğünüz her taş parçasına hayran olursunuz Sedir de. Çünkü her adımda parçası oldukları geçmişin hikayeleri anlatılmaktadır size.Yanında Adnan hoca olmayanlara ise onun hazırladığı detaylı tabelalar yol gösterecektir.
Söylemek zorundayım. Bazen canınız sıkılıp kafanız da bozulacak. Neden hala ayağa kalkmaz güzelim Kedreai? Adanın arka tarafına demirli devasa lüks lacivert yatı bağlayacak başka bir yer yok mu? Neden sadece birkaç on metreden Romalı zenginlerin yattığı nekropol manzarasını izlemek isterler bunca güzelliğin arasında? Apollon tapınağında düne kadar sağlam duran sunak niye kırılmış? Sedir’in güzellikleri içinde bunlar sizin de aklınızdan geçer mi bilmem ama benim geçti.
Artık üzerine uzanmaya bile kıyılamayan özel kumsalında Kleopatra’ya inat çıplak ayakla dolaşıp gün batarken onun denizine girdim. Kraliçenin sahile dökülen inci tanelerini avuçlarıma alıp parmaklarımın aralıklarından yuvarlanıp gidişlerini defalarca izledim. Buraya gelen herkes gibi ben de aşkı için delice şeyler yapan Antonius’un bunu da yapabileceğine inanmak istedim.
Rıfat ÇIĞ
YORUMLAR
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.