Genel İzleyici Kitlesi
52 Dakika
12. Bölüm
Girit'de Doğmak Girit'li Olmak
Girit, bugün dünyaca tanınmış bir turizm merkezi. Bu cennet harikası, Avrupa'nın ilk uygarlıklarından biri olan Minos krallığına beşiklik etti. Girit, 1645'de, I. İbrahim döneminde, Osmanlı idaresine geçti; Venedik Cumhuriyeti'nin ada üzerinde 1204'den beri devam eden hakimiyetine böylece son verildi. Girit'teki 250 yıllık Osmanlı yönetimi altında bu nüfus zaman içinde adaya Türk göçleri ile karıştı. Sonraki yüzyıllarda Girit Türkleri, bir yandan özgün bir kültür geliştirirken, bir yandan da Osmanlı Devleti'ne ve Anadolu'ya geri göçten sonra da Türkiye Cumhuriyeti'ne yönetim, edebiyat, bilim, eğitim alanlarında önemli katkılarda bulundular.
Gazeteci Nazım Alpman, Girit’den Anadolu’ya gelenler ile birlikte, Girit’e yol alıyor. Girit’in eşsiz güzelliği eşliğinde, bir tarih yeniden gün yüzüne çıkıyor.
GÜNLÜK
Girit’te Doğmak ve Giritli Olmak!
Akşam 21.30’da Pire Limanı’ndan hareket eden Anek Lines firmasının dev gemisi bütün gece yol aldıktan sonra sabahın ilk ışıklarıyla birlikte 05.00’te Girit’in İraklion Limanı’na yanaşıyor. Girit henüz uyuyor. Burası Girit Adası’nın da başkenti olarak biliniyor. Girit, Yunanistan’ın en büyük, Akdeniz’in 5. büyük adası olmak gibi unvanlara pek itibar etmiyor. Adanın yerlileri Girit’i bir “ülke gibi” gördüklerini saklamıyorlar. Burada yaşayanlar kendilerini ifade ederken uzun boylu düşünmeden kısa bir kimlik cümlesi kuruyorlar:
-Biz Giritliyiz!
Giritlilik, Ortodoks Yunanlılar, Anadolu göçmeni Rumlar, Girit kökenli Müslümanlar, Venedikliler’den kalmış İtalyanlar arasında ortak payda üzerinde yayılıyor. Bütün farklılıklar “Giritli olmak” ile ortadan kalkıyor.
Barış dönemleri için bayrak haline gelen Giritli kimliği, tarihin eski sayfalarında bu kadar kolay okunamıyordu. Girit’in kanlı savaşlara sahne olan bir tarihi var.
Girit 1645’te Osmanlı yönetimine girene kadar Roma, Bizans, Abbasi, Venedikliler’in hükümranlığına tanıklık ediyor. Onun için Girit’te bütün bu uygarlıkların izlerine rastlanabiliyor.
Bizim kafilemiz ise İstanbul’daki Lozan Mübadilleri Vakfı bünyesinde toplanmış Girit kökenli ailelerin ikinci, üçüncü kuşak çocuklarından oluşuyor. Artık köken olarak hiç kimsenin kalmadığı topraklarda, onların en yakınları Anadolu’dan buraya gelen Rumlar ve onların kurduğu dernekler olacak.
İraklion’un (diğer adı Kandiye) 150 bin nüfusu var. Girit’in nüfusu 2005 sayımında 650 bin olarak kayıtlara geçti. Adanın uzunluğu 260 km, genişliği ise 60 km. Yunanistan ana karasından 160 km uzaklıkta bulunuyor.
Girit’te iki farklı iklim kuşağı var. Ağırlıklı olarak Akdeniz iklimi hüküm sürse de yer yer Kuzey Afrika havası da görülebiliyor. Yaz aylarında sıcaklık ortalama 25-35 arasında değişiyor. Girit’in ekonomisinin geleneksel olarak tarıma dayalı biçimde geliştiği biliniyor. 1970’lerden itibaren turizm öne geçti. Ancak zeytincilik Girit’in ruhunu oluşturuyor. Tarım bakanlığı kayıtlarına göre adada bulunan 300 bin zeytin ağacı, Girit’in bel kemiği olmaya devam ediyor.
Lozan Mübadillerinin Girit ziyareti bu toprakların yetiştirdiği en büyük edebiyatçı Nikos Kazancakis’in mezarını ziyaretle başlıyor. Kazancakis 1883’te Girit’te doğuyor. 1957’de hayata gözlerini yumduğunda arkasında Kaptan Mihalis, El Greko’ya Mektup, Kardeş Kavgası, Günaha Son Çağrı ve Zorba gibi eserler bırakıyor.
İraklion Kalesi’nin burçları altındaki sade mezarının başındaki yazı, onun yaşam felsefesini de açıklıyor: Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum: Özgürüm!
İraklion’daki ikinci ziyaret noktası alabildiğine tanıdık: Küçük Asya Alaçatı Derneği!
Derneğin bulunduğu bina ise Horasini Beştaşi Tekkesi… Burası Müslümanlara ait ibadethanelerden biri… Cemaati kalmadığından Anadolu’dan gelen Rumlara verilmiş.
Girit elbette İraklion’dan ibaret değil… Adanın 1973’e kadar başkenti olan Hanya olağanüstü güzelliğiyle karşılıyor Girit’in eski çocuklarını. Venedikler’den kalma tersaneleri Abbasiler’in inşa ettiği mendirek ve ucunda cami formundaki feneri sarıp sarmalıyor.
Büyük limanın en gösterişli yerindeki Yalı Camii’nin diğer adı da Küçük Hasan Paşa Camii olarak biliniyor.
Hanya Limanı Lozan Mübadilleri’nin Girit seferinin görkemli finali oluyor. Buradaki Kavduras Taverna’nın sahibi Yorgo Adanis Semilakis, yedi yıl önceki bir gazeteyi çıkartıyor. Lozan Mübadilleri Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi üçüncü kuşak Giritli olan Müfide Pekin’in yıllar önceki ziyaretini haber yapan gazeteyi saklamış. Ona uzatırken diyor ki:
-Belki tekrar gelirsin diye saklamıştım!
O zaman Giritliler’in farkı daha net ortaya çıkıyor:
-Girit’te doğmak ve Giritli olmak!
YORUMLAR
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.