Herkesin farklı bir İstanbul'u vardır... Yaşanmışlıkları, anıları ve tarihiyle bu büyük şehir, yaşayanlarının hayatında derin izler bırakır... İstanbul, herkes için farklı bir anlam taşır...

Birçok belgesel projesine imza atmış, ödüllü yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu, kendi İstanbulu'nu bize anlatıyor... Onun için İstanbul demek, Haliç demek... Onun için şehrin en etkileyici yeri, baştan başa Haliç sahili...

Haliç, Bizans İmparatorluğu döneminde denizciliğin merkeziydi. Sahil boyunca uzanan duvarlar, şehri bir deniz filosu saldırısından korumak için inşa edilir. Haliç'e girişleri önlemek için, şehirden karşıya geniş bir zincir uzatılmıştı. 1453'te Fatih Sultan Mehmet komutasındaki ordunun gemilerini yağlanmış kütükler üzerinde Haliç'e indirmesi, tarihte önemli bir dönüm noktası olur.

Şehrin Osmanlı Devleti'ne teslim edilmesinden sonra, Rumlar, Gürcüler, Yahudiler, İtalyan tüccarları ve diğer gayri müslimler Haliç boyunca fener ve Balat bölgesinde yaşamaya başlar. Haliç kıyısında hüküm süren tarihi, kültürel ve mimari zenginlik nedeniyle bölge, tüm turistlerin gözbebeği konumunda.

1990'lı yıllara kadar endüstriyel atıkların döküldüğü ve pis kokusuyla gündeme gelen Haliç, bugün yapılan çalışmalarla temizlenmiş durumda.

Belgesel yönetmeni Ertuğrul Karslıoğlu, Haliç sahilinde sürdürdüğü yolculuğunda birçok farklı durağa uğruyor... Balat- Fener semtlerinin mimari güzelliği, bölgede bulunan ve İstanbul'un geçmişine ışık tutan sarnıçlar, Haliç'in temizleme çalışmaları sonraki değişimi ve Pierre Loti Kahvesi'nin muhteşem manzarası, onun gözünden ekrana geliyor...