Tekirdağ’a bağlı Karacakılavuz, 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan Balkan Savaşları’na kadar Osmanlı ile Bulgaristan arasında pek çok kez el değiştiren Edirne'nin sınır köylerinden gelen göçmenler tarafından kurulmuş, yemyeşil, nostaljik bir Trakya köyü. Adını, bir rivayetten alıyor. Buna göre, güzelliği dillere destan bir karacanın kılavuzluk etmesiyle Bulgaristan göçmeni halk, bu bölgeye yerleşiyor. Karacakılavuz, 1884 yılında 700 nüfuslu bir Osmanlı köyü iken, günümüzde Tekirdağ iline bağlı 3.500 nüfuslu bir göçmen kasabası.
Karacakılavuz’un özgünlüğü, yalnızca adında ya da hikayesinde değil. Rumeli'nin en eski dokuma merkezlerinden biri olan kasaba, geleneksel bir zanaatı inatla yaşatmakta. Bu göçmen kasabasında kadınlar, evlerindeki tezgâhlarda annelerinden öğrendikleri geleneksel el dokumalarını üretiyor. Motiflerinin zenginliğiyle tanınan bu özgün dokumalar, kasabanın adıyla anılıyor: Karacakılavuz dokumaları.
Karacakılavuz el dokumalarında hem kirkitli dokuma çeşitlerinden biri olan “Cicim” tekniği, hem de mekikli dokuma çeşitlerinden biri olan “Dimi” tekniği bir arada uygulanmakta. Dimi dokuma tekniği, yapılan dokumaların zemin dokusunda, cicim dokuma tekniği ise zemin doku üzerinde, motif ve desenlerin oluşturulmasında kullanılıyor.
Günümüzde, dokumacılık eskisi gibi geliri yüksek bir iş kolu olmadığından, el tezgâhları bir bir evlerin bodrum katlarına sıkıştırılmış. Ancak Karacakılavuz’un kadınları, geleneksel el sanatlarını yaşatmak ve kasaba sınırlarını aşmak için direniyor. Kaybolan meslekleri canlandırmayı hedefleyen Bir Usta Bin Usta projesinin dördüncü yılında, Karacakılavuz’da kurulan dokuma atölyesinde, 20 usta adayı, dokuma ustası Fatma Çaylalı’dan geleneğin inceliklerini öğreniyor; fuarlara katılarak kasabalarına özgü bu sanatı geniş kitlelere duyurmaya çalışıyor. İZ'de izleyin!
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.