Bajar (Şehir) grubu aracılığıyla, son otuz yıldır yoğun göçlerle kimliği başkalaşan İstanbul’un, müzikal fotoğrafının çekildiği bu belgeselde, İstanbul’a göç serüveni ve kentin ‘yeni’ sosyolojisi, müzik diliyle anlatılıyor.
Film, kentteki yeni insan tipolojilerinin müziğini yapan Bajar grubuyla beraber, çehresi ve manzarası çok değişen İstanbul’a da bu pencereden bakıyor. Değişen, sürekli yıkılıp yeniden yapılan bir kentin müzikli hikayesi.
Vokalde Vedat Yıldırım ve Burak Korucu, Elektrik Gitarda Cansun Küçüktürk, Bas Gitarda Ari Hergel, Davulda Erdem Göymen ve Klavyede Ferhat Güneş'in yer aldığı Bajar (Şehir) müzik topluluğu, ağırlıklı olarak Kürtçe (Folk Rock) söylüyor. Müzikal mutfaklarında, Mezopotamya’daki makamsal müzik geleneği de var, rock müzik temelli formlar da.
Kürtçede, şehir anlamına gelen Bajar, Kürtlerin hayatlarındaki kültürel dönüşümün müzikal dilini de arıyor ve göçle gelen kültürlerin karışıp melezleştiği metropolün titreşimlerini hissetmeye çalışıyor. Şarkı sözlerindeki tema çeşitliliği ile, şehrin karmaşasında yanından şöylece bir geçip gittiğimiz endüstriyel kent hayatının açmazlarına eğiliyor; Punk ve Protest biçimleri de kucaklıyor. Melodiler, geleneksel Kürt ezgilerinden, Hard Rock riflerine, Saba makamından, Tasavvuf müziği etkilerine kadar, gayet geniş bir yelpazede gidip gelirken, geleneksel ezgilerin üzerine modern ve deneysel müzikal yapılar denemekten çekinmiyorlar. Anadolu Rock geleneğini arkasına alan, ama üstüne yeni tuğlalar dizen bir müzik.
İstanbul, bir başka tür kentsel dönüşümü müzik alanında da yaşıyor. Şehirdeki bu altüstoluş, bu müthiş ‘karşılaşma’ ve fışkıran yeni hikayeler, Bajar’ın, anlamak ve anlatmak istediği dünya. Özellikle Anadolu’dan 1990’lardan sonraki zorunlu göçlerle beraber, kırlardan kentlere akan yeni kentli nüfus, kendisini zamansız ve mekansız bir yolculuğun içinde buldu. Düştükleri yeni gezegen, hiç bilmediklerini, dillerini bile anlamadıkları bir dünyaydı. Bajar’ın müzikal altyapısı, beslendikleri kaynaklar ve dinamiklerinin temeli, bunlar.
Bajar, iki dilli bir müzik yapıyor. Dertleri sadece göçle gelen yeni kentli Kürtleri anlatmak değil. Hem yaşadıkları çağa bakıyor, hem de hayal ettikleri dünyanın resmini müzikle çizmeye çalışıyorlar. İnsanların, şu ya da bu ideoloji, devlet, etnisite, din, baskılanmış bir inanç ya da dışlanmışlık değil, kendi yaşamları üzerine söz sahibi olmalarını esas kabul eden, özgürlükçü ve özgür bir yapı. Grubun çalışma tarzı da öyle. Oturup ilham gelmesini beklemek yerine, hayata değerek, dokunarak, bizzat şehrin nefesini koklayarak müzik yapmaya çalışıyorlar. Müziklerine yansıyan, kent yaşamına dair, bütün sınıfsal çelişkiler.
Bu belgesel, bu müzikal mutfağı oluşturan malzemeleri, göç hikayelerini, şehirdeki yeni insan tiplerini, savrulan ve yeni bir kente dönüşen İstanbul’a bakıyor.
Bajar (Şehir): Yeni bir kentin müzikli hikayesi.
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.