Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul her dönemin yıldızı olabilmişti. Bu görkemli kentin merkezi de Babıali olarak anılan Sirkeci ile Sultanahmet arasında uzanan bölgeydi. Babıali kelime anlamı itibarıyla kısaca “Yüksek Kapı” olarak biliniyor. Sadrazamların bulunduğu bina Cumhuriyet’ten sonra İstanbul Valilik Makamı haline getirildi.
Babıali 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren basın yayın dünyasının merkezi haline dönüşecekti. Kitapevleri, edebi ve siyasi dergiler, günlük gazetelerle birlikte önce Osmanlı’nın ardından da Cumhuriyet Türkiye’sinin fikri dünyasının kalbi olacaktı.
Sirkeci’den başlayıp Divanyolu’na kadar tırmanan geniş caddenin iki yanı 1870’lerden itibaren kitapçılarla doldu.
Sadece kitapçılar mı?
Kitapevleri, matbaalar, gazete idarehaneleri, mücellitler, kırtasiyeciler, klişecilerin yaşam alanı haline geldi. Reşat Ekrem Koçu, Babıali’yi tanımlarken “Büyük şehrin dolayısıyla Türkiye’nin fikir ve sanat merkezi, İstanbul basının beşiği, bir politika kanalı, alimler, mütefekkirler, müellifler, muharrirler, artistler güzergahıdır” der. Ankara Caddesi’ndeki kahvehaneler, berberler dükkanları bile edebiyatla siyasetle iç içedir. Bu cadde üzerinde yer alan Meserret Kıraathanesi’nde bir sürü insan Jön Türklerin bildirilerini el altından bu mekanda birbirlerine veriyorlardı. Babıali böylelikle hem basın-yayın hem de siyaset dünyasının birlikte nefes alıp verdikleri bir bölge halindeydi…
Edebiyat araştırmacısı ve tarihçi Nedret İşli, “Babıali’nin ayrıntı bir tarihi yazılmamıştır” saptamasını yapar…. Konu hakkında köklü çalışmalara imza atmış olan Nedret İşli’ye göre Babıali’nin ilk kitapçısı Arakel Tozluyan adlı Ermeni vatandaşımızdır. Tozluyaz Efendi 1875 yılında Babıali’de dükkan açıyor. Tozluyan’ın iz bırakan icraatlarının başında 1884’te Matbaa-i Ebuziya’da Arakel Kütüphanesi Katalogunu bastırıyor. Ki, bu ilk ticari kitap katalogu olarak kayıtlara geçiyor.
Babıali’nin ilk kitapçısı kimdir, tartışmaları çoklu verilerle değişik anı kitaplarında farklı isimlere göndermeler yapıyorlar. Ahmet Rasim Toros isimli bir müteşebbise gönderme yaparken, Ahmet İnsan Tokgöz, Esat Efendi Kütüphanesi adlı tek Türk dükkanı bulunduğunu söylüyor. Esat Efendi dışında Ermeni kitapçıların bulunduğunu da yine o anlatıyor. Bunların Aleksan, Kaspar,Kirkor, Ohannes Efendiler oldukları bilgisini de kitapçılık tarihinde yer alıyor.
Babıali 1800’lerin sonundan 2000’lere kadar kitap, dergi, yayıncılık faaliyetlerinin ilk anıldığı yer olma özelliğini korudu. Üstelik 1990’larda bütün gazetelerin bölgeyi terk etmelerine rağmen başarıyorlardı.
Babıali’de kitapçılık eski görkemli günlerindeki gibi olmasa da hala nefes alıp veriyor. Ama bunun “son nefesler” olduğunu kitapçıların kendileri de söylüyorlar.
İZ TV olarak tarihin değişme anlarını birinci tanıklar üzerinden belgelemek gayretiyle girdiğimiz Babıali’de kökleri çok derinlerde olan yayıncılık markalarına ulaştık.
Mesela kuruluşu 1926’ya tarihlenen İnkılap Kitapevi hâlâ kurulduğu cadde üzerinde faaliyetine devam ediyordu. İnkılap Kitapevi’nin Ankara Caddesi üzerindeki tarihi dükkanında yılların eskitemediği Babıali efsanesi Onnik Şenorkyan’ı bulup konuşmak zaman tüneline girmekten farksızdı. Kesintisiz olarak 63 yıldır (1950-2013) düzenli olarak geldiğini kendisi kameramıza anlattı. Edebiyatımızın dev imzası Hüseyin Rahmi Gürpınar eserleri İnkılâp Kitapevi’nden çıkıyordu. Şenorkyan Hüseyin Rahmi’nin İnkılâp’a gelip gittiği anlarını gayet net hatırlıyordu: Çok sigara içerdi!
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınevi yarım yüzyılı devindiği eski “Sübyan Mektebi” binasındaki yerinde hizmete devam ediyordu. Su Yayınları sahibi, editörü, yazarı, düzeltmeni Recep Tatar, Türkiye politik tarihini aydınlatan yayınlarına devam ediyordu. Devlet de ona dava açmaya..!
Babıali’nin en eski kaldırım kitapçısı olan Cemil Şenokur 1973’ten beri aynı yerinde Babıali Caddesi üzerindeki yerinde hizmet veriyordu. Ozan Yayınları Osman Cemal Kaygılı’dan sonra geçen yüzyılda basılan ikinci Çingeneler kitabıyla ile başladığı yolculuğunda 400 kitaba ulaşmıştı. Taner Yayınevi sahibi Tanel Çelebi haftanın 7 günü Ankara Caddesi üzerindeki dükkânına geliyordu. Altı gün iş için bir gün de dinlenmek için! Yarım yüzyıllık Tekin Yayınları’nın kurucusu Kemal Karatekin’e yetişememiştik, ama fotoğrafından bize bakarak “nerede kaldınız?” der gibiydi…
Hepsi “Babıali’nin Son Yayıncıları” olduklarını biliyorlardı. Babıali artık bitiyordu. Yeni dönem “turizm cenneti” olarak öne çıkıyordu. Bölgenin şantiye görüntüsü sona erdiğinde kitapçılara da veda zamanı gelecekti.
Babıali’nin Son Yayıncıları belgeseli İZ ekranında...