Kommagene Krallığı'ndan miras kalan bir şehir ve Nemrut'un gölgesinde büyüyen bir mutfak... Anadolu'nun yöresel lezzetlerini keşfe çıkan Fransız gezgin Olivier Despretz'in rotasında bu kez tarih boyunca birbirinden farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Adıyaman var. Fırat’ın beslediği verimli topraklardaki yolculuğuna, Kommagene Krallığı’ndan miras dev tanrı heykellerinin gölgesindeki Cendere Köprüsü’nün üzerinde başlıyor gezginimiz.

Adıyaman’daki keşif turunu dağ köylerinde sürdüren Olivier, merkeze bağlı Yaylakonak beldesinin Çat Deresi mezrasında alıyor soluğu. Yöredeki evlerden birine konuk olan Olivier, sacda pişirilen çökelekli, susamlı ve patatesli böreklerin yapımını inceliyor, köy sofrasına ortak oluyor.

Ardından şehir merkezini keşfe çıkıyor gezginimiz. Adıyaman öyle bir yer ki, Güneydoğu’da çıkmaz bir sokak gibi adeta. Doğusundan ve batısından, kuzeyinden ve güneyinden geçer bütün yollar. Çevre illeri birbirine bağlar ama hiçbiri Adıyaman’dan geçmez bu yolların. Sadece oraya gitmek isteyenler tutar Adıyaman yolunu. O yüzden komşu şehirlerden pek de etkilenmez; kendine has bir kültürü, kendine özgü alışkanlıkları vardır Adıyamanlıların. Tarihi Oturakçı Pazarı’ndaki esnafların da alışkanlığı, sabahın erken saatlerinde hazırladıkları Adıyaman tavasıyla başlamak güne... Esnaf kahvaltısına ortak olan Olivier ise yöreye özgü rengarenk dokumaların büyüsüne kapılıp çarşıda kısa bir gezintiye çıkıyor.

Yolculuğuna yöresel kıyafetleriyle devam eden Olivier, dağ köylerinin yolunu tutuyor yeniden. Güneydoğu Toroslar’dan gelen dağ havasının güzelleştirdiği Bahçeköy mezrasında, Tanrı misafiri olacağı bir köy evi arıyor kendine ve sonunda buluyor. Yörenin kadınlarıyla birlikte Adıyaman'ın başka tatlarını keşfetmeye hazır.

Kızgın sacın üzerinde pişirilen yarpuz böreğine, pirpirim cacığı eşlik ediyor sofrada. Yemeğin ardından sıcak pekmezle servis edilen şillik tatlısını da yiyen Olivier, güzel anılarla ve bambaşka tatları keşfederek ayrılıyor bu güzel şehirden. Yemeğin Adıyaman'daki yolculuğunu İZ'de izleyin...