1992 yılında merkezi İngiltere’de bulunan Dünya Hayvanları Koruma Vakfı’nın, LIBEARTY - Dans Eden Ayılara Özgürlük Kampanyası sonucu Türkiye’nin değişik yerlerindeki (İstanbul-Sultanahmet- İzmir/Fuar vb.)  ayı oynatıcısı çingenelerin elinden alınan ayılar, Karacabey Ovakorusu Ayı Barınağı'na getirildi. Dansçı ayılar dışında doğada bulunan annesi ölmüş veya vurulmuş yetim yavru ayılar da bugün aynı barınakta rehabilite ediliyor. Bursa İl Çevre Müdürlüğü tarafından işletilen tesisteki 60 ayının, aylık bakım masraflarını Pro-Animale adlı bir Alman kuruluş sağlıyor.
Buna rağmen sayıları Türkiye genelinde 2 bin tane kaldığı tahmin edilen boz ayılar, ne yazık ki av turizmi kapsamında 2 bin dolara öldürülebiliyorlar.
Artvin'in Şavşat İlçesi'nde, avcılar tarafından vurulan, kafasına ve omzuna 12 saçma isabet eden 8 aylık ayı yavrusunu bugün Ovakorusu barınağında görebilirsiniz.
Fakat o sizi göremez! Çünkü kafasına gelen saçmalar onu kör etmiş, yemini koklayarak buluyor ve hayata bakıcılarının sevgisiyle tutunabiliyor. Bir ayı sadece 30 yıl yaşayabiliyor. ‘Ümit’ adlı bu yavru ayı bir daha asla ormanların ve özgürlüğün tadını çıkaramayacak…
Adapazarı'nda annesi ve kardeşi avcılarca öldürülen, kendisi de sol arka ayağından yaralanan 2.5 aylık yavru ayı 'Poyraz'; ya da  Rize - Kaçkar Dağları’nda annesi avcılar tarafından vurulduğu tahmin edilen ve tanınmış doğa fotoğrafçısı ve gezgin Cemal Gülas’ın sahip çıktığı ‘Datvi’nin de durumları aynı.
Mesela Şakir... İstanbul Sultanahmet’ten gelmiş. Gözleri kör ve burnu koku alamayacak kadar parçalanmış. Yetkililer oynamayı öğrenmesi için kafasına vurulurken göz sinirlerinin tahrip olduğunu düşünüyorlar.”Kocaoğlan Sahnelerden Çekildi” adlı belgeselde dansçı ayıların ne tür işkencelere maruz kaldıkları anlatılıyor ve hala çektikleri o eziyetin etkisinden kurtulmadıkları gözler önüne seriliyor. Ovakorusu Ayı Barınağı’nda uzmanlarca tedavi edilmeye çalışan ayıların, sahipleri tarafından  uğradıkları işkencelerin etkilerini yıllar geçmesine rağmen ne yazık ki üzerlerinden atamadıkları görülüyor. Onlar akıl hastanesindeki hastalar gibi hala yaşadıkları travmanın izlerini sergiliyorlar..
İster avcıların, ister ayı oynatıcılarının eliyle buraya düşmüş olsunlar, hayvani içgüdüleri uzun süre alıkoyuldukları için körelen ayılar bir daha bu yapay parktan dışarı çıkamayacak. Barınaktaki ayıların bir daha üreyemeyecek olmaları, gen havuzundan kaybolması demek oluyor. Aslında ayı avcıları da sadece anne ayıları öldürmekle kalmadılar, bir ayı ailesini, neredeyse bir ayı neslini yok ettiler. Şimdilik sahte cennetlerinde mutlu görünen ayılar parktaki çocuklar gibi, kimi havuzdan çıkmıyor, kimi ağaçta meyve topluyor, kimi kovalamaca oynuyor, kimi eşiniyor. Onların  yaşamları burada, çileleriyle birlikte sona erecek...
Belgesel sadece ülkemizde değil dünyada ayıların durumunu da gözler önüne sermeyi hedefliyor. Uzakdoğu’da etinden faydalanmak için yetiştirilen ve restoranlara satılan ayılar, ses çıkarmasınlar diye ses telleri kesilip, sonra bileklerinden başlanılarak kesiliyorlar. Ayıların pençelerinden yapılan çorbalar çok talep görüyor. Bu arada canlı kalan ayının bedeni bozulmadan sıradaki müşterilere servis edilmeyi bekliyor.
Ayıları bayıltmadan safra keselerinden öd suyu çektikleri için Çin, Kore ve Vietnam’da ayıların maruz kaldığı işkenceler de tarifsiz.  Sözüm ona bu işkence Çin tıbbının mucizevi ilaçları için yapılmaktadır. Pakistan’da dövüştürüldükleri köpeklere parçalattırılan ayılar ve Hindistan’da hala burunlarından halka geçirilerek dans ettirilen ayıların çektiği zulümler de belgeselde yer alıyor.
Günümüzde insanların zarar verdiğini düşünerek acımasızca katlettikleri ayıların doğal ortamlarında hiçbir zarar görmeden yaşamaları için neler yapılabilir sorusunun cevabını uzmanlardan dinleyerek öğreniyoruz.
Türkiye’nin ilk bilgi ve belge kanalı İZ TV’de yayınlanacak belgesel Türkiye’nin en büyük memelisi Boz Ayıları kurtarmak için çalışan insanların güç birliğiyle hazırlanıyor. Bu belgesel filmle insanoğlunun ayılara yaptığı işkencelere şahit olacak ve belki de insan olduğumuzdan bir kez daha utanç duyacağız.