Yiğit ve Eren Roma'dalar. Roma'nın meşhur meydanlarından girip, arka sokaklarından çıkacaklar. Roma'ya gelip de Pizza ve spagetti yemeden dönmek olmaz. En iyi pizza ve spagetti'nin peşine düşecekler. Roma'nın tarihi ve turistik mekanlarında turladıktan sonra şehrin gece hayatının nabzını dinleyecekler. Karşılarına çıkacak sürprizleri hep birlikte göreceğiz.

Napoli’ye varan genç gezginlerimiz yolculuklarına Vezüv Yanardağı’nın lavları altında kalan Pompei’den başlıyor. MS. 79’daki felaketin ardından şehirde adeta zaman durmuş. Bu ihtişamlı şehri gezdikten sonra, meşhur Napoli pizzasının tadına bakıyorlar. İtalya bayrağının 3 renginden esinlenen pizzanın kırmızısı domatesten, yeşili fesleğenden beyazı ise mozzarella peynirinden…

Gezginlerimiz karınlarını doyurduktan sonra Napoli sokaklarında gezilerine devam ediyorlar. Balkonlarına astıkları çamaşırları, dar sokakları, bitişik evleri ve sıcak insanları ile Napoli Türkiye’ye birçok yönden benziyor. Akdeniz sağ olsun…

Hava kararırken Yiğit ve Eren tur otobüslerine biniyor ve Roma’ya doğru yola çıkıyorlar. Gece vardıkları Roma’da otellerine yerleşiyorlar.

Sabah erkenden Roma gezilerine başlayan ikili ilk durak olarak Vatikan’a gidiyorlar. Vatikan Katolik dünyasının merkezi. Kendine ait çalışanları, posta servisi, özel muhafızları ve radyosuyla küçük bir ülke aynı zamanda.

Ben-Hur filminin ünlü araba yarışının geçtiği yer olan Circo Massimo’ya giden ikili, Hipodromun büyüklüğü karşısında epey bir şaşırıyorlar. Hatta bu yüzden yönlerini şaşırıp bir süreliğine Roma sokaklarında kayboluyorlar.

Roma’ya gidip de ünlü Aşk çeşmesi Fontana di Trevi’yi görmeden dönmek olmaz. İstanbul’dan getirdikleri bozuk paraları çeşmeye atıp dilek diliyorlar. Trevi Çeşmesinde Türk parası geçiyormuş bu arada…

Gezileri boyunca en iyi pizzayı arayacak olan ikili karınlarını Romanın ünlü pizzacılarından Fior Fiore’de doyuruyorlar. Bakalım en iyi pizza hangisi?

İspanyol merdivenlerinde soluklandıkdan sonra havanın kararmasıyla Roma'nın ışıl ışıl sokaklarında turluyorlar.

Avrupanın en büyük kubbesi olan Pantheon’a giren ikili adeta büyüleniyorlar. İnsan kendisini o kubbenin altında gerçekten küçücük hissediyor.

Akşam turuna Ünlü Dört nehir çeşmesinin olduğu Navona meydanında devam eden seyyahlarımız çeşme için gittikleri meydanda karşılarına bir de Panayır çıkınca çocuklar gibi eğleniyorlar. Atlıkarıncaya bindikten sonra meşhur Roma dondurmasının tadına da bakıyorlar. Artık uyku vakti geliyor ve bir sonraki gün için enerji depoluyorlar.

Roma’daki son günlerine Collesium’da başlıyorlar. Roma imparatorluğunun simgesi Collesium ihtişamının yanı sıra tarihin de en çok kan dökülen arenalarının başında geliyor. Gladyatörlere özenen Yiğit kendini bir anda er meydanında buluyor. Savaşı kaybetmiş olabilir belki ama arenanın ruhunu tam anlamıyla hissediyor.

Roma’nın ara sokaklarında karşılarına çıkan sokak müzisyeninin büyülü notalarını dinledikten sonra karınlarını doyurmak için Campo de Fiori’de Pizza Voglia’ya gidiyorlar. Yedikleri baharatlı pizza da tam kıvamında…

Campo de Fiori’nin çiçekçi pazarını da gezdikten sonra cafe ve publarıyla ünlü Trastevere’ye doğru yola koyuluyorlar. Bir kahve molasının ardından. Roma’da bir Roma takımı olan Lazio’nun, Lecce ile maçını izlemek için Manuela’nın futbol barına gidiyorlar. Yiğit Lazio taraftarlarıyla omuz omuza maçı izliyor. Şanslarına maç hem çok gollü hemde çok heyecanlı…

En iyi pizzayı seçecekseniz Roma’nın en ünlü pizzacısı Baffetto’ya gitmemek olmaz. Ama o da ne! Restoranın önündeki sıra Colesium’un önündeki sırayı aratmıyor. 46 dakika bekledikten sonra içeri giriyorlar. Baffetto amca biraz aksi ama pizzalarının tadı tüm Romalılar tarafından çok seviliyor. Acaba genç gezginlerimizin yediği en güzel pizza Baffetto’da yedikleri mi olacak?

Gezginlerimiz karınlarını doyurduktan sonra Roma’nın gece hayatının nabzını tutmaya gidiyorlar. Roma geceleri de cıvıl cıvıl… Gece 4’te otellerine dönen Yiğit ve Eren az bir uyku uyuduktan sonra dönüş yoluna koyuluyorlar.

Bu keyifli yolculuğa siz de ortak olmak isterseniz. Seyahatin genç yüzü “Yolda” İz’de.