“Doğduğumuz günden beri yoldayız.. Hayat; tek ve derin bir nefes.”

Usta müzisyen Mercan Dede’nin müzikal yaşamı, kendi yolculukları ile ekrana geliyor! O bazen bir DJ, bazen bir neyzen, bezen usta bir ressam olarak çıkıyor karşımıza. Bir gün Kanada’da ertesi günü Ankara’da bir konserde, oradan Avustralya’da, oradan da Hindistan’da.. Arkın Ilıcalı; “Hayatın bir yolculuk olduğu” fikriyle, farklı coğrafyalarda geçen yolculuğunun son ve aslında ulaşmak istediği ilk durağı “gönül evinde” , derin bir nefes alıyor.. Mercan Dede’nın hayatı ve müzikal serüveni, hayatı “yolculuk” , kendisini de bir “yolcu” olarak kabul edip; bir kaşif, araştırmacı, neyzen, tasavvufa gönül vermiş nacizane bir öğrenci olarak seyahatleri ile İZ ekranında!

 “Ney: Vardığı duraklarda, birleştirici ses, aynı zamanda pusulası..”

Bu yolculukta Mercan Dede’ye Mevlana felsefesi; verdiği molalarda diğer dinlere, dillere sahip müzisyen, neyzen, tasavvufa gönül vermişlerle fikir ve gönül birliğini ise, neyin sesi eşlik ediyor.. Ceza, Hüsnü Şenlendirici, Mısırlı Ahmet gibi müzisyenler ile 21. yy’da İstanbul’u İstanbul yapan tüm özgün yapıyı bir müzikal gibi izleyin!

Unutmayın; bu müzikalde; yollar, insanlar, çehreler değişse de; tek bir şey baki kalacak; Neyin engin sesi!