Uzun yıllar aynı coğrafyayı paylaşmış, aynı kültürü solumuş Oset, Çeçen, Karaçay, Adige/ Kabardey gibi Kuzey Kafkasya halklarının ortak sofrası... Bu halkların birbirine geçen mutfak kültürlerinin sentezi... Ünlü Seyahatnamesinde Evliya Çelebi, gezdiği bir yeri anlatırken Çerkezlerin zengin mutfağını şöyle betimler: ".. Bütün heykellerin ayakları dibinde, laal, yakut, elmas, zümrüt, zeberced ve Seylan firuzesi, kehribarlar ve kerpiç kerpiç altın ve gümüşten hesapsız, kazan ve tencereler vardı. Hele, altın ve gümüş sahanlar gayet murassaydı. Kazan ve tencereler, içlerine onar manda sığacak kadar büyüktü. Vesair, gümüş, altından mamul tepsi, sahan, kebap şişleri ve iskemle ve başka eşyaların hesabını huda bilir….” Evliya Çelebi'nin bu mutfak kültürüne ilişkin günümüze aktardıkları ile başlayıp “Kuzey Kafkas Mutfak Kültürü ve Yemekleri” kitabı yazarı Nimet Berkok’un araştırmalarına uzanan bir mutfak tarihi... Osmanlı’da daha farklı tatlar kullanılarak pişirilen Çerkez yemekleri bugün dünya mutfağında da sosuyla, baharatıyla kendine yer bulmuş. Sakarya’daki Çerkez köylerinde, Çerkezlerin yaptığı yemeklerin tadını, İstanbul’da baş aşçıların ellerinden çıkan yemeklerde de hissedebiliyoruz. Çerkez mutfağı, Lepsi, Şipsi, Vedbesim, Metazz, Haluğ ekmek, Seheş, Çerkes Tavuğu gibi karakteristik yemekleriyle İZ’de ekrana geliyor.