Fotoğraf tutkunu Wilco Van Herpen’in bu seferki yol arkadaşı, 1979’dan bu yana özellikle toplumsal olayları belgeleyen politik belgesel fotoğrafçısı Ali Öz. Türkiye’de foto muhabirliği denilince akla ilk gelen isimlerden biri o. Bazen bir parti mitinginde veya işçi eyleminde, bazen bir seçim sandığının başında ya da cezaevindeki bir açık görüşte görebilirsiniz onu. Kentsel dönüşüm sancıları çeken Tarlabaşı ise onun fotoğraf mabedi adeta.

Fotoğrafa 35 yıl önce elindeki kısıtlı parayla edindiği bir makine ve bir agrandizörle başlayan Ali Öz, onu kendisine en yakın iletişim aracı olarak gördü. Yıllar önce kendisiyle yapılan bir söyleşide düşüncelerini şöyle özetledi: "İnsan açlığa katlanabiliyor ama sevgisizliğe, tutkusuzluğa ve amaçsızlığa katlanamıyor. Benim de insan sevgimin odaklandığı en dolaysız ve somut sesleniş aracım oldu fotoğraf sanatı."

Yaşama dair ne varsa belgeleyen Ali Öz, bazen kızgın güneşin altında, bazen de dondurucu soğukta, özellikle toplumsal olaylarda ağır işçi gibi çalışan foto muhabirlerini, kameramanları ve gazetecileri de objektifiyle ölümsüzleştirmeyi ihmal etmiyor. Onun bu çalışması, yirmi yılını verdiği basın fotoğrafçılığı alanında kimi zaman komik, kimi zaman düşündürücü olayları kapsıyor.

Hollandalı kahramanımız Wilco'nun ise Ali Öz için başka bir planı var. Onu fotoğraflamaya alışık olduğu kaos ortamlarından biraz uzaklaştırmak...

Etnik kültür ve doğanın iç içe geçtiği bir şehir... Ve bu şehre misafir iki göz... İki fotoğrafçı, Düzce'nin Kafkas kökenli köylerinden yemyeşil doğasına doğru yol alırken, Ali Öz'ün güçlü objektifi ekrana yansıyor. İZ'de izleyin!