Ülkeleri, şehirleri, kasabaları, köyleri birleştiren bir akıl oyunu... Yaş, cinsiyet, dil, milliyet ayırmayan, sınırlar ötesi bir tutku... Satranç. Satrançla seyri değişen sayısız insan hikayesi var.

Ülkemizde satranç seferberliği, 2005 yılında başladı. Türkiye'nin bankasının Türkiye Satranç Federasyonu ana sponsoru olmasıyla birlikte, satranç okullarda seçmeli ders oldu; Türkiye’nin dört bir yanında satranç sınıfları açıldı; antrenörler yetiştirildi; turnuvaların sayısı arttı. Büyük şehirlerden en ücra köylere kadar, çocuklar satrançla tanıştı.

Satranç başlı başlına bir dünya; ama kuralları, yaşadığımız dünyanın kurallarıyla aynı: İleriyi planlayamazsanız, başkalarının planlarına uymak zorunda kalırsınız. Zamanı kontrol edemezseniz, her saniye aleyhinize işler. Ve tek bir kötü hamle, kırk iyi hamleyi boşa çıkarır.

Satrancın cazibesi, çözülemeyecek ve bitmeyecek bir oyun olmasında. Milyardan fazla hamle olasılığı var ve tarihte oynanan yaklaşık 500 milyon oyundan hiçbiri diğerinin aynı değil. Sürekli kendini geliştirme, yeni hamleler keşfetme imkanı var. Sporcular ustalaştıkça, oyun tarzları da şekillenmeye başlıyor. Tercih ettikleri açılış, hamleleri, savunma stratejileri,parmak izleri oluyor. Öyle ki, yalnızca tahtaya bakarak onun kimin partisi olduğunu anlamak bile mümkün.

Bu oyunun sporculara özellikle küçük yaşlarda sağladığı sayısız artı değer var. Satranç bireysel bir spor olduğundan özgüveni yükseltiyor. Sporcuların analitik düşünme yetenekleri çok yüksek; zamanın değerini biliyor, hızlı ve kesin karar verebiliyorlar. Saatlerce süren maçlar, onlara sabırlı olmayı öğretiyor. Sayısız hamle olanağı bulunduğu için, yaratıcılıkları yüksek. Hep bir sonraki hamleyi düşünmekse, onları kendi hayatlarında da planlı insanlar yapıyor. Satranç, iki kişilik bir oyun olduğundan, her şeyin etki-tepkiyle şekillendiğini öğreniyorlar. Türkiye’de ve dünyada sürekli turnuvalara katılmaları, oyuncuları sosyalleştiriyor. Taş kaybetmemek için oyun kaybettikçe, risk almayı ve terk ederek hiçbir oyunun kazanılmadığını öğreniyorlar.